İstiklâl Yolu
İnebolu, Kastamonu, Çankırı ve Ankara
Bu yolda destan yazdı nice fakir fukara
Bir medet bekliyordu kanayıp duran yara
Ümitler cana kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Kadın erkek koştular istiklâl çağrısına
Cephaneler yüklendi öküzün kağnısına
Karnındaki yavrunun aldırmaz ağrısına
Kaç gelin sancılandı şu İstiklâl Yolu’nda
Parçalandı kağnılar Ilgaz’ın yokuşunda
Lakin durmak olmazdı ayazında kışında
Çaresizlik yok idi kimsenin bakışında
‘’Şerife’’ donakaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Vatan elden giderken kağnı yavaş gider mi?
Milletin kurtuluşu kağnıdaki her mermi
Ulaşmazsa menzile vicdan rahat eder mi?
Ne sesler yankılandı şu İstiklâl Yolu’nda
Ya hür yaşayacak ya memleket bitecek!
Ya ebedi sönecek ya ocaklar tütecek!
Dağarcıkta ekmeği kaç öğüne yetecek!
Ciğerler yana kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Ayaklarda çarık yok taş yarıyor tabanı
Bunun için durulmaz yansa da biraz canı
Belki de şu kağnılar kurtaracak vatanı
Bütün yük ona kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Bazen öküz yorulur kalkmaz ki yatar yere
Dürtsen de fayda etmez nodullu övendere
Böyle nasıl geçilir şu yamaçlar şu dere
Ne öküz, dana kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Kağnısının durması yakışmaz ki şanına
Koşuverir kendini öküzünün yanına
Kalbindeki imanı can katıyor canına
Gayret iş sana kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Yavaşça düşer yola öküzünü dürterek
Çocuğun yaygısını kağnısına örterek
Cephe mermi beklerken yavru neyine gerek
Böyle kaç ‘’ANA’’ kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
Bu yoldan aydınlattık yurdun kara gününü
Duyurduk tüm Dünya’ya Türk’ün yüce ününü
Çekicoğlu unutmaz geçmişini dününü
Çok derin mana kaldı şu İstiklâl Yolu’nda
25.12.2013